Dr. Güler Demir Yazdı
Doğar doğmaz yaşlananlara!
Paris in ünlü Şanzelize Bulvarı’nın tarihi dokusu ve güzellikleri pek çok kişi tarafından anlatılır ve anlatılacaktır da. Benim anlatmak istediğim şey bu değil. Algıda seçicilik olmalı; Bulvar’da gözüme takılan ve belleğimde iz bırakan resim “bisikletliler” idi. Evet, çocukken en büyük özlemi bir bisiklet edinmek olup da ona kavuşamayanlardan biri olarak Şanzelize’de orta yaşın üstünde erkek ve kadınların kullandıkları bisikletler benim için anı durduran resim oldu. (Yakınlarımızdan birinin çocuğunun bisiklet kazasında ölümü sonucu babamız tarafından bana ve diğer kardeşlere konulan yasağın sonucuydu bu.
Ateşli bir rahatsızlığım bu özlemimi sayıklamalara dönüştürdüğünde canım babam kararından cayıp da beni bisiklet almaya götürdüğünde tam da mağazanın önünde tanık olduğumuz bir başka bisiklet kazası da kaderin bir cilvesi olmalıydı – Bu gün hala pek çok yerde bisiklet yollarının olmaması bir handikap elbette, bu ayrı bir konu- Neyse ki kazada kimseye bir şey olmadı ama olan bana olmuştu).
Şu insan zihni denilen devasa ve karmaşık mekanizma, zaman zaman düzenin dışına çıkar. Sebep olan şey de “bisiklet” ve yalnızca o içte kalan “ukde”miydi, zannetmem! Sebep olan şey bisiklet değil onu kullananların ezber bozan görüntüleri ve yaşları idi. Bırakın çocuk olmayı ömürlerinin ikinci yarısının da neredeyse yarısına ulaşmış olmalarıydı. Prototipleştirmelerin yığınla yaşandığı coğrafyalardan kişilere “bakın şu resmin güzelliğine! Ben kendi adıma, bu kadar güzel bir resim görmedim” diye bağırıyordu içimde bir ses…
İnsan zihnine işlenmiş güçlü ve alışılmış olan tarafa değil de farklı taraflara geçince olan bir garip şeydi bu… Güçlü olan taraftaki listelerin sıraladığı maddelerin üstünü tek tek çizen, sizlere durmadan “doğ, büyü, oku, evlen, çocuk yap, çalış, emekli ol ve öl” komutları ile örülü yaşam algoritması sunan düzene dil çıkaran bir andı bu! Şimdi haklı olarak denilebilir ki “ne yani, o bisiklet kullananlar bu algoritmanın dışındalar mı?”. Elbette tümüyle değiller, olamazlar. Ancak kabul edilmeli ki epeyce de ezber bozan yanları yok değil! Hani bizim hele de belli yaşları geçti ise belli şeyleri yapması ve belli şeyleri de yapmaması istenen, yaşamları hep diğerleri tarafından belirlenen ve bunu gayet güzel kabullenerek dillerine de “benden geçti” sözcüklerini yerleştiren, belki de aslında “doğar doğmaz yaşlı” olan, hemen yaşlanan insanların resmini bu resmin yanına koyun bir! Dünyanın kaç yaşında olduğunu düşündüm de bir an, bu konu bile üzerinde uzlaşılmış bir konu değil. Kimi bilimcilere göre dünya epeyce yaşlandı kimi bilimcilere göre henüz çok genç. Numaraları, sayaçları da insanlar geliştirmedi mi? Bence o bisiklet kullananalar henüz çok gençler!
Tutunduğunuz dalları olanca gücü ile silkeleyen, dünya görüşlerinizi, inançlarınızı, aslında sizi siz olmaktan çıkarmak için uğraşıp didinen bu “doğar doğmaz yaşlanmış” insanlara teslim olmayın. Çünkü siz “siz” olunca, aslında belki bu olumsuz enerjisi her yana yayılan ve aslında belki de acıların ve savaşların bile tohumunu eken o zehirlerden dünya da arınır. Sevgi ve barış dolu, yaşanası bir evren olur…