Dr.Hamit Kurt
Birilerine bir şey öğretmek, benimsetmek ve yaşamına dokunmak istiyorsak; baskı, korku ve zorbalık gibi geçici çözümlerle değil, rol model olmalıyız. Bu devlet yönetiminden toplumun en küçük yapı birimi olan aile idaresine kadar geçerli olmalı.
İnsan; gördüklerini, duyduklarından daha çabuk fark eder. Çünkü görsel zeka, işitsel zekadan daha etkilidir. O zaman görsel zekaya dayalı olmalıdır öğretme biçimimiz…
Örneğin, herkes her kuralı ihlal ediyorsa bile; siz etmeyeceksiniz. Kurallara, yaşam hakkına ve kul hakkına sevgi ve saygıyla yaklaşacaksınız. Yani rol model olacaksınız.
“Bu böyle gelmiş, böyle gider” demenin ne size ne de gelecek nesillere bir faydası olmayacaktır. Her birey kendi ailesinden başlayarak topluma nasıl faydalı olurum modeline geçmeli…
Mesela, İslamiyet’i yaklaşık 7.7 milyarlık dünya nüfusunun 1 milyar 450 bini benimsiyor. Peki en son din, en son kutsal kitap ve en son peygamber İslamiyet’e ait olmasına rağmen neden bu kadar az kişi İslamiyet’i benimsiyor? Hiç bu soruyu sordunuz mu kendinize.
Sorunun cevabı şu: Ne vicdanın ne de dinin gereğini yerine getirmediğimiz gibi öbür inançlara ve toplumlara da rol model olamadık. Halbuki etkili bir benimsetme şeklidir rol modelliği.
Düşünsenize yalandan dolandan uzak, her düşünceye, her renge, her kesime eşit ve adaletli, haksızın karşısında, haklının yanında ve en önemlisi duygularımızla değil mantığımızla güttüğümüzü bir rol modelliğinin yansıması nasıl olurdu?
Elbette dünyanın tamamı bu düşüncemizi, inancımızı benimsemezdi. Bu tabiatın ve yaradılışın amacına aykırı olurdu. Ama bu rol modelliğinin etkisi kayda değer bir takdir ve benimsemeye yol açardı.
İnancı, şahsi menfaatlerimize alet etmeden, hayatın her aşamasında etkili bir “Rol Modelliği” dileğiyle…