Gazete 1453/Üsküdar
Sakin sular Boğaz’ın en bereketli yerinde zamanla iş birliği yaparak kıyıyı aşındırıyordu. Pek çok şeye muktedir olan zaman, semtin adını da aşındırsa da çevresindeki yapıları birer birer yok ettiği bu esere sözünü geçiremedi. Ondan sadece adını alabildi.
Üsküdar’ın topraklarına kök salmış, Sultan III. Murad’ı ağırlamış, birçok olaya tanık olmuş eski adıyla Istavroz, günümüzdeki adıyla Beylerbeyi Abdullah Ağa Camii, 400 yıldır huzuru ve geçmişi arayanlara kapılarını açıyor.
Cami 1581 yılında III. Murad’ın bostancıbaşı Abdullah Ağa tarafından yaptırılmıştır. Beylerbeyi Sarayı’nın yerinde bulunan İstavroz Sarayı’na ithafen bölgeye İstavrozköy deniyordu. Evliya Çelebi ise boğazın bu kesiminde İstavroz balığı çok çıktığı için bölgenin bu şekilde adlandırıldığını yazmıştır. Bulunduğu bölgenin adını alan İstavroz Camii de yıllar sonra semtin adı değişince banisinin adını kullanmaya başlamıştır.
Taş ve tuğladan yapılan mabedin minaresi bu zemin üzerine yükselmiştir. Ahşap tavanlı eserin yine ahşap tavanlı bir minberi ve sade niş şeklinde mihrabı vardır.
Şair Rıfat’ın hazırladığı ve Büyük Türk hattatı Yesarizâde Mustafa İzzet’in kaleme aldığı tarih manzumesinden Abdullah Ağa tarafında yaptırılan caminin 1832 yılında yenilendiğini öğreniriz. Son tadilatını 2016 yılında yaşayan cami, başından geçen tüm badireleri atlatmış, ve hâlâ aynı amaç uğruna alınlarını secdeye değdiren müminleri ağırlamaktadır.
Geçmişten geleceğe nice yaşanmışlıklara, nice medeniyetlere tanıklık eden cami 400 yılı aşkın birikimiyle Beylerbeyi’nde sizi bekliyor. Siz de tarihin yakın tanığı olmak, İstavrozköy’ün hikayesini dinlemek istiyorsanız, bu ihtiyar bilgeyi ziyaret edin.
Hazırlayan: İbrahim Atlı