The Birth Of A Nation (Bir Ulusun doğuşu) Filmi ABD’deki beyaz ırk’ın siyahlara yaşattığı zulmü anlatmakta gayet başarılı görünüyor. Projelendirilme ve adı ile David W. Griffith’in 1915 tarihli ırkçı tarihi filmi olan “The Birth of a Nation”a Afro-Amerikalıların bir cevabı niteliği taşıyor. Film aynı yıl Sundance Film Festivalinde Jüri Büyük ödülü ve seyirci ödüllerini de topladı.
Yönetmenin ilk uzun metrajlı filmi olan bu sert film, Sundance’te gösterildiği anda yılın sinema olaylarından birine dönüştü. Filmin kahramanı Nat Turner çocukluğunda İncil okumayı öğrenmiş bir vaiz, bir köle. Nate’in bu meziyetini nakde çevirme peşindeki sahibi onu ülke boyunca bir yolculuğa çıkarmaya karar verir. Nate, bu yolculuk esnasında içinde yaşadığı ülkeyi tanımaya başlar; kan ve utançla yoğrulmuş olan bu düzenin bir an önce sonunun gelmesi gerektiğine kanaat getirir ve olaylar gelişir.
Filmin Künyesi: Bir Ulusun Doğuşu (The Birth of a Nation)
Yönetmen: Nate Parker
Oyuncular: Nate Parker, Armie Hammer, Aja Naomi King, Peneope Ann Miller, Mark Boone Junior, Gabrielle Union
Süre: 120 dk. Yapım yılı: 2016
Nat Turner Kimdir?
Amerika’nın Virginia eyaletindeki Tidewater bölgesindeki bir plantasyonunda ( köle emeğine dayalı tarım alanı) dünyaya gelen Nathaniel Turner, burada annesi babası ve büyükannesi ile birlikte yaşamaktadır.
Daha çocuk yaşından itibaren köleliğe karşı büyük bir öfke içini kaplar. Plantasyon sahibi tarafından dini eğitim alır ve İnançlı bir Hıristiyan olarak büyür. Şubat 1831’de tanrı tarafından köleliğe son vermekle görevlendirildiğine karar verir. 1831 yılının Ağustos ayına gelindiğinde ise İsyan ateşinin fitilini yakar. Turner yanına topladığı bir avuç köle arkadaşı ile birlikte hazırlık yaptıktan sonra harekete geçerler. Ellerine altıkları bıçak, balta, pala gibi kesici aletlerle, önlerine çıkan plantasyonlardaki bütün beyazları, kadın ve çocuk ayırımı yapmadan öldürürler.
Nat ve yoldaşlarının bir sonraki hedefleri ise ilçe merkezindeki cephaneliği ele geçirmek ve tüfeklerle isyanı daha da yaymak olur. Çok geçmeden ateşli silahlarla donatılmış beyaz milisler bu isyan bastırır. Birçok isyancı ölür, birçoğu da yaralı olarak ele geçirilir. Kurtulanların tamamı idam edilir. İsyanın lideri olan Turner ise kaçmayı başarır ve ormanda saklanır.11 Kasım da yakalanır ve İdam edilir. İbret olsun diye cesedinin başı gövdesinden ayrılır, derisi yüzülür ve vücudu dört parçaya bölünür.
Yeni bir isyan dalgasından korkan beyaz egemen güçler, milisleri aracılığıyla siyahî halkın üzerinde korkunç bir terör estirip masum insanları infaz ederler. Bu yıldırma operasyonundan sadece köleler değil tüm siyahlar etkilenir.
Nat Turner’in hayatı 1967 yılında “The Confessions of Nat Turner” (Nat Turner’in İtirafları) başlığıyla roman olarak yayımlandı. Roman beyazların protestolarına rağmen büyük ilgi gördü ve “Black Power” hareketinin sembollerinden birine dönüştü.
Hazırlayan: Mehmet Dursun