İbrahim Atlı
Bu fotoğrafa dikkatlice bakabilir misiniz? Bir masa etrafında toplanmış dostlar, masanın üstüne serilmiş gazete kağıtları ve üstünde çiğköfte, tatlılar. Muhtemelen sırada çekirdek eşliğinde çay sohbeti var. Masa yuvarlak masa olmasa da makam ve mevkinin hiçbir önemi yok. Bu masada zamanında bizzat bulunmuş birisi olarak bunları yazıyorum. Üsküdar’da Kalem Gazetesi’ni çıkardığımız sıralarda bir üst katımızda bulunan İstanbul Kültürünü Yaşatma Derneği’dir burası. Ne yazık ki masadan bir dost eksildi. Kıymetli bir insan İsmet Uçma. Din, felsefe, sosyoloji alanında çok önemli yayınları olan, yayınevi sahibi, fikir adamı ve siyaset adamı olmasının yanında iyi bir insandı İsmet Uçma. Terazi kefesinde ağır basan da bu yanıydı. İyi bir insan olması. Gök kubbede hoş bir seda bırakıp gitti İsmet Uçma.
Kendisiyle ilgili hiç unutamadığım bir anım var. Cumhurbaşkanı Halk Oylaması sırasında boştaydım ve bana AK Parti Üsküdar’ın basın bölümünde çalışmam konusunda teklif geldi. Kabul ettim, çalışmaya başladım. Tanıyan bilir, doğrularını söylemek gibi kötü bir huyum var. Eşim, akrabam, dostum da olsa kırılmasın diye ona yanlışı doğru olarak gösteremem. Bu geçmişimden dolayı partide kimileri tarafından hoş gözle bakılmadığımı da biliyorum. Ama işimi layığıyla yerine getirmek için var gücümle çalışıyorum. Derken bir gün İsmet Uçma çalışanlara moral vermek ve çalışmaları gözlemlemek için Seçim Koordinasyon Merkezi’ni ziyaret etti. Tabii basın bölümü olarak biz de takipteyiz. Göz göze geldik. Gülümsedi. ‘Nasılsın’ dedi. Teşekkür ettim. Sonra ‘Bu arkadaş kıymetli bir arkadaştır’ dedi. ‘Bu arkadaştan yararlanın’ Gurur duydum. Moral bozukluğum bir anda kayboldu ve O’nun bu sözlerinin altında kalmamak için daha çok çalıştım. Herkesin hayatında bu sihirli sözleri dile getiren birileri olmalı. Benim hayatımda İsmet Uçma da bu isimlerden biriydi. Beni o masada tanımış ve asıl önemlisi ben de O’nu o masada tanımıştım. Keşke o masada daha çok oturabilseydim ve daha çok anı biriktirebilseydim. Nasip. Allah rahmet eylesin. “İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn.”