Ayla Tetik
İnsanların ve toplumların salgın sonrasında düşünce ve davranışlarında bazı değişmeler olacağı tahminleri yapılıyor. Evet, elbette bazı değişimler olacak. Ancak bu değişimin mevcut sosyal yaşamı alt üst edecek boyutta olacağı inancını taşımıyorum.
İnsan doğası gereği sosyaldir. Birlikte yaşamaya, birlikte çalışmaya, birlikte eğlenmeye alışıktır ve devam edecek. Ancak yeni normallerle!!!
Şurası bir gerçek ki; insan, aile, sağlık, temiz gıda, gerçek ilaç, bir dine inanma ihtiyacı, birlikte hareket etme yaşamın devamlılığı için olmazsa olmazdır… Bu başlıklar bugün, insanlar, toplumlar, devletler tarafından algılandı ve yaşamın merkezine konuldu.
İşte tam da bugün bu gerçekler hepimizin zihninde berraklaştı ve sorgulamalar başladı. Herkes “ben dememiş miydim” demek için izliyor yaşananları. Bu güne kadar inandıkları şeylerin tam da şimdi gerçekleşeceğini bekliyor ve umut ediyor. Oysa hayata dair tek doğru olmadığı gerçeğini kaçırıyoruz. Doğrular; yaşadığımız topluma, hayat şartlarımıza, aile ve toplum geleneklerimize, eğitimimize, dini inanışlarımıza, almış olduğumuz sorumluluklara ve elbette bakış açımıza bağlı olarak değişiklik gösterir. Kendi doğrularında fanatik olmak yerine “benim tercihim bu” demek çok daha kabul edilir yaklaşım olmalıdır.
Bugüne kadar inandığımız bazı şeyler bugün şartlarında doğruluğunu yitirse de, insan ve toplumlar özünde büyük değişimler yaşanmayacak.
Neler mi değişecek?
Salgınla birlikte, özellikle tüketim alışkanlıklarında ve ürün tercihinde, ihtiyaç öncelik sıralamalarında, iş yapma ve çalışma formatlarında, sosyalleşme şekillerinde önemli değişimler yaşandı, çok daha fazlası yaşanacak. Yeni alışkanlıklar, yeni normaller ediniyoruz ve bunların birçoğu muhtemelen kalıcı olacak. Uzaktan çalışma, sanal alışveriş, uzaktan eğitim, sağlıklı gıda tüketimi, randevulu hizmet alımı, temizlik ve hijyen alışkanlığı, vb. Bunlar daha önce de var olan, ancak salgın ile birlikte farkında olunan, geniş kitlelerin yaşamlarına giren davranışlar, şekiller, formatlar.
Salgının etkisi, bir aşı ya da ilaç ile kontrol altına alınsa bile, insan yaşamına etkisi on yıllar sürecek. Yaşananlar bu nesil için muhtemelen bir travma etkisi yapacak. Sağlık, eğitim, sosyal yaşam, ekonomi alanlarında şu an tahmin edemediğimiz sürelerde etki devam ediyor olacak. Bunları bugün olumsuz olarak değerlendiriyoruz belki, ama geleceğe entegrasyon sürecinde tahmin bile edemeyeceğimiz olumlu sonuçlar da ortaya çıkabilecek.
Yaşama, sağlığa, üretime, eğitime, tüketime ve daha birçok konuya başka bir açıdan bakmaya başladık. Daha dün okul sayısı artırılmalı, okulların imkanları iyileştirilmeli, öğretmen atamaları yapılmalı diye tartışıyorken bugün; dijital eğitimin geliştirilmesi, eğitim ve öğretim alan tüm bireylerin gerekli bilgisayar, internet gibi altyapısının iyileştirilmesi konusunu tartışıyoruz.
Önceliklerimiz nasıl da hızla önemini yitirebiliyor ve öyle hızlı değişebiliyor ki… Uyum sağlamak, kıvrak düşünmek, hayal gücümüzü zorlamak, değişimin gücünü kabul edip ayak uydurmak kesinlikle yapılması gereken en doğru davranış olacaktır.
Üretim ve teknoloji konusunda çok ileri olan ülkeler dahi, bugün şartlarında sağlık ve eğitim konusunda ne kadar yetersiz kaldılar hep birlikte bir film gibi izliyoruz ve yaşıyoruz.
Peki değişimin liderliği kime ve hangi ülkeye nasip olacak? Bunun cevabını kimse bilmiyor. Yaşayıp göreceğiz. Ama şunu biliyoruz; insan, sağlık ve eğitim, değişimin liderini belirleyecek.
İnsanların beklentilerinde artık ülkelerin, hükümetlerin öncelikleri netleşmiştir !!!
Tüm ülkeler sağlık ve insani yardım konusunda geri kaldıklarının farkına varıp, bu konuya gerekli hassasiyeti, çabayı göstermeli ve bu konu için gerekli bütçe büyüklüğünü önemsemelidirler.
Hükümetler sağlık sektörüne ve halk sağlığına daha çok bütçe ayırmalıdırlar, salgınlar olmasa da düzenli ücretsiz taramalar, farkındalık çalışmaları yapılmalıdır. Halk sağlığı konusunda projeksiyonlar ve senaryolar çoğaltılmalı, tedbirler artırılmalıdır.
Tüm ülkeler vatandaşlarının tamamını sağlık güvencesi içine almalı, bu bir istisnasız sorumluluk olmalıdır.
Küçüleceğini tahmin ettiğim eğitim sektörü mecburen dijitalleşecek. Bu durumda okul ve öğretmene yatırım daralacak gibi görünüyor. Madem öyle, o halde eğitim için öğrencilerin kişisel donanımlarına, dijital kütüphanelere, dijital eğitim platformuna yatırım öncelikler arasına alınmalı ve odaklanılmalıdır. .
Ülkelerin eğitim ve sağlık konusundaki gelişmişliği ve bu konulardaki ürettikleri alternatif çokluğu bugün olduğu gibi gelecekte de büyük ve güçlü olmanın şartı olacaktır.