Üsküdar Çinili Camii ibadete açıldı

Restorasyonu Üsküdar Belediyesi ve İstanbul Valiliği Yatırım İzleme Koordinasyon Bakanlığı tarafından ortaklaşa yaptırılan Çinili Camii ibadete açıldı.

0
24619

 Gazete1453/Üsküdar

Tarihi yarımada Fatih’ten sonra en fazla tarihi esere sahip Üsküdar’da bir eser daha ihya edildi. Geçmişin birikimini geleceğe aktarmak isteyen Üsküdar Belediyesi’nin çabalarıyla restore edilen Çinili Camii, Valide Sultanlar şehri Üsküdar’ın en önemli yapıtlarından biri. İsterseniz lafı uzatmadan Caminin hikayesini birlikte dinleyelim.

Heyecanlı ve meraklı bekleyişinin sonunda Konstantinapolis’in fethine şahit olan Üsküdar, Osmanlı’nın kaderini değiştiren pek çok olayın da sırrını geleceğe taşımayı başarmıştır. Kadim belde sırlarını sadık bekçilerine emanet etmiş ve onları sıkı sıkıya uyarmıştır.: “Bu sırları yalnızca hak edenlerle paylaşın.”

Haliç’i, Boğaz’ı ve Marmara’yı bir şark halısı gibi altına seren, taşıdığı sırları her geçen gün biriktiren bu eser de sadık bekçilerden biri.

Çinili Camii, taşıdığı sırlara vakıf olmak isteyen meraklı kulaklara hoş geldiniz diye fısıldıyor.

1640 yılında tamamlanan eser, Kösem Mahpeyker Valide Sultan tarafından yaptırılmıştır. İlk yapıldığında bânisinin adıyla anılan bina, adını eşsiz güzellikteki çinilere kaptırmış ve Çinili Camii olarak diyara nam salmıştır.

Eserin mimarı Sinan mektebinin başarılı talebelerinden Koca Kasım Ağa’dır. Çini süslemeleriyle uluslararası süsleme tarihinde müstesna bir yere sahip olan cami için bölgenin hatta İstanbul’un en değerli eserlerindendir diyebiliriz.

Eserin hayranlarından Evliya Çelebi cami ile ilgili ‘Bir bayır üzerinde Ruşen bir camidir’ derken bânisine daha çok yer vermiş. ‘Ahmed Han’ın hatunu, Osman Han’ın IV. Murad’ın ve İbrahim Han’ın validelerindendir. Sultan Ahmed’den beri yedi padişah zamanında iş görüp bu camii hayatlarında yaptırmıştır’ ifadelerini kullanmıştır.

Kendisi kadar yaptıranı da özel olan eser, bu yönüyle de değerini artırır. 40 yıla yakın devletin iç ve dış siyasetinde etkin bir rol oynayan Kösem Sultan, Sultan İbrahim’in öldürülmesine mâni olup, Osmanlı soyunun devamını sağlamış, bir manada tarihin seyrini değiştirmiştir. Osmanlı Hanedanının 300 yıl daha yaşamasını sağlayan Valide Sultan bugün, eşi Sultan Ahmed’in türbesinde huzur içinde yatmaktadır.

Evliya Çelebi’nin dediği gibi bir bayır üzerinde olan caminin iki avlu kapısı vardır. Kuzey kapısının üzerinde şair Fevzi’nin kitabesi eserin hikayesini ve yapıldığı yılı anlatır. Muntazam kesme taştan yapılan mabedin minaresi sağındadır. Son cemaat yerini kaplayan çiniler hoyrat ellerce çalınsa da eser hazinesini korumuştur.

Mabedin giriş kapısı üzerindeki şair Himmet’in manzumesi eserin tarihini ve bânisini bir kez daha hatırlatarak içeri buyur eder ziyaretçilerini.

Tek ve sağır kubbeli caminin içi, kubbe kasnağına kadar Sinan devrinin muhteşem çinileriyle süslenmiştir. Çinilerdeki renk armonisi güzelliğiyle büyülerken, çini içlerindeki karanfil, lale, gül, erik çiçeği ve papatyalar cennet bahçelerini tezahür eder adeta.

Yapının minberi taş işçiliğinin tüm inceliklerini toplamıştır. Minberin külahı ise eşine az rastlanacak şekilde çini ile kaplanmıştır. Mihrabın içi de çini bezemeleriyle hayranlık uyandırır.

Caminin içini çevreleyen çini panolardaki Fetih Suresi, Osmanlı’yı yıllarca yöneten Valide Sultan’ın eski ihtişamlı günlere özleminin yansıması gibidir.

Geçmişten geleceğe taşıdığı sırları özenle saklayan bu sadık bekçiyi ziyaret etmek için harekete geçin. Bu eşsiz güzelliğe şahit olun ve Osmanlı’nın tarih sahnesinden silinmesine mani olan Kösem Sultan’a hiç değilse bir Fatiha ile borcunuzu ödeyin.

Hazırlayan İbrahim Atlı