Bir DC Comics ürünü olan “Joke” karakteri daha önce çeşitli platformlarda çizği roman, çizgi film, tiyatro ve sinema filmi olarak sayısız defa izleyici karşısına çıktı.
2019 yapımı olan ve usta oyuncu Joaquin Phoenix tarafından canlandırdığı Joker, diğer Joker filmlerine kıyasla daha depresif, daha pesimist, daha anarşist ve anksiyete bozukluğu olan bir anti kahraman. Yani kısacası “Bu Joker bildiğiniz Joker değil.” .
Yalnızlık, bencillik, hırs, şiddet ve alaycılığın toplumun bütün katmanlarına yayıldığı bir dünya da, yaşlı annesi ile birlikte yaşayıp, sokaklarda palyaçoluk yapan Arthur (Joker’in), bir yandan psiko-sosyal sorunlar ile mücadele ederken diğer yandan da maruz kaldığı dünyayı algılamaya çalışırken ki çıldırışına tanıklık ediyoruz. Joker’in o bilindik aksiyon, görsel efekt dolu ve zeka kokan ölümcül şakaları bu filmde yok. Antagonist bir karakter serimi de yok. (bu beklenti ile sinemaya gidecek olan izleyicilere duyurulur! Hayal kırıklığı yaşayabilirler.)
Filmin yönetmen koltuğuna oturan Todd Phillips yakın plan karelerini ilk defa bir filmde bu kadar çok kullanmış. Bunu yaparak izleyicinin Joker’in sanrılarına daha yakından tanıklık etmesini hedeflemiş ve izleyiciyi karakterin içine hapsetmeye çalışmış ise yanılmış.
Geçerliliğini koruyan senaryosu ve aşırı makyajlı yüzü, teatral dansları, histeri kokan kahkahası ve dünya sinemasında ikonik hale gelen joker gülümsemesi ile yine sıra dışı Joker karşınızda. . Filmin 76.si düzenlenen Venedik Film Festivali’nde en iyi film ödülünü aldığını, dakikalarca ayakta alkışlandığını ve otoritelerce Joaquin Phoenix’in gelmiş geçmiş en iyi Joker performansı tahtına oturduğunu söylediklerini hatırlatmak isterim.