Dr.Hamit Kurt Yazdı
Bir gün bir bakıyorsun baba dediğiniz, koca bir çınar olarak gördüğünüz sizi derin bir hüzne boğar. Ağır ve keskindir bu hüzün. Sizi içten içe kemirmeye başlar. Hatta ciğerlerinizde hissedersiniz keskinliğini, nefessiz bırakır ruhunuzu. Daraltır dünyanızı. Fakat nafiledir hüznünüz, giden gitmiştir sonsuzluğa…
O koca çınar benim babamdı. Mert, dürüst, namuslu ve gururluydu. Eyvallah etmezdi haksızlığa, hep mağdurun tarafıydı. Evindeki tek lokma ekmeğini paylaşırdı; dert etmezdi rızkını, düşünmezdi yarınını. Daima Yaradana sığınır, rızkını ve yardımı sadece O’ndan isterdi. Her koşulda “Yarabi çok şükür” derdi. Ve bu onun en önemli cümlesiydi.
Babaların iyisi kötüsü olmaz, fakiri zengini de olmaz. Belki varlığında farkına varamamışsınız, o heybetin, o asaletin, o dik duruşun. Çünkü bayram seyranın var, her koşulda dayanağın ve bir destekçin var. Mutluluğunuzu, başarınızı ve derdinizi paylaşacağın bir yoldaşın var. Daha sayamayacağım çok şey var. Ama yokluğu, yokluğu bir balyoz gibi kafanızda patlar, darmadağın olursunuz. Artık anlamsız ve kimsesizsinizdir.
Ölümü yakıştıramıyoruz yakınlarımıza, hele bu yakın baba olunca. Baba koca bir çınardır. Kimse çınarın meyvesi var mıdır yok mudur diye sorgulamaz. Çünkü baba çınarın gölgesi yetiyordur insana. Gölgesiz bıraktın beni Ey Koca Çınar! Ama olsun be babam. Huzur içinde olduğunu biliyorum çünkü. Ha bu arada gözyaşlarıma bakıp aldanma sakın. Cenazende dik durmuştum, ağlamamıştım. Alacağımı tahsil ediyorum.